Ürünlerimizin Tarihçesi Sayfa 2
Geleneksel İçecegimiz Türk Kahvesi
Türk Kahvesi, Türkler tarafından keşfedilen kahve hazırlama ve pişirme metodunun adıdır. Özel bir tadı, köpüğü, kokusu, pişirilişi, ikramıyla kendine özgü bir kimliği ve geleneği vardır. Telvesi ile ikram edilen tek kahve türüdür.
Kahvenin kökeni araştırmacılar tarafından 14. yy başlarında Güney Habeşistan'dan tüm dünyaya yayıldığı şeklinde belirtilmiştir. Bunun kaynağı da etimolojik olarak kahve ile yakın benzerlik gösteren Güney Habeşistan'daki Kaffa yöresi gösterilmektedir. [1]
Zeytinin Tarihçesi
Zeytin ağacı, tarihin her aşamasında Akdeniz'de kurulan bütün uygarlıkların vazgeçilmez bir parçasını oluşturmuştur. Zeytin'in anavatanı Güneydoğu Anadolu'dur ancak zaman içinde önce Akdeniz kıyıları ve daha sonra Asya ve Amerika ile dünyaya yayılmıştır.
Zeytinden yağ elde edilir ve bu iş için dünya üzerinde kullanılan ilk yöntemin zeytinlerin önce ayakla ezilmesi ardından sıcak su ile yağının alınması şeklinde olduğu günümüze kadar gelen bilgiler arasındadır. Daha sonra ise insanlık zeytini iki taş arasında ezmeye dayanan yöntemi keşfetmişlerdir. Bu yöntem az da olsa günümüzde hala kullanılmaktadır. Ancak bu iş için artık hidrolik presler kullanılmakta ve çalışmaları da elektrik yada dizel ile olmaktadır. Artık en modern sisteme yani kontinü tesislere geçilmiştir.
Kahvenin Tarihçesi
Kahve'nin anavatanı olan Etiyopya'nın yüksek yaylaları, yabani kahve bitkisinin doğal olarak yetiştiği bölgelerde yerli halk bu bitkinin tanelerini un haline getirip bir çeşit ekmek yapıyordu meyveleri kaynatıldıktan sonra suyu içilmek suretiyle tıbbi amaçlı kullanılıyor ve "sihirli meyve" olarak adlandırılıyordu.
Kahve, ünüyle birlikte hızla Arap Yarımadası'na yayıldı ve 300 yıl boyunca Habeşistan'da keşfedilen yöntem ile içilmeye devam edildi. 14. yüzyılda ise yepyeni bir keşif ile ateşte kavrulan kahve çekirdekleri, ezildikten sonra kaynatılarak içime sunuldu. Kahve'yi ilk olarak işleyip içmeye başlayan Yemen'deki sufi tarikatıdır.
Buradan 1470'li yıllarda Aden'de , 1510'da Kahire'de 1511'de Mekke 'de görülmüştür.
Çayın Tarihçesi
Çay kelimesinin kökeni anavatanı Çin'e dayanır. Mandarin lehçesindeki ç'a ve Amoy lehçesindeki t'e çayın iki farklı söyleniş şeklidir. [1]
Batı dünyasında çayın ismi iki formu da kullanır. Mandarin formu ilk defa 1559'de Portekizli tüccarlar tarafından kullanılmıştır. Bu tüccarlar sayesinde Mandarin lehçesindeki ç'a Rusça'ya (çai), Farsça'ya (ça), Arapça'ya (şay) ve dilimize girmiştir. Avrupa'da daha sonraları Hollandalı tüccarlar tarafından Amoy lehçesi yaygınlaştırılmıştır. Bu sayede çay Batı dillerinde Amoy lehçesindeki 't'e kelimesinden türeyip, İngilizce'ye (tea), Fransızca'ya (the), İspanyolca'ya (te), Almanca'ya (tee) yerleşmiştir.